İran rejimi hep dışa karşı kapalı ve bütün olma görüntüsünü yaratma gayretleri içinde olmuştur. Bu yüzden devlet yapılanması içinde son 36 yıl boyunca yaşanan çok ağır sorun ve krizler bir şekliyle saklı tutulmuş, basına ve kamuoyuna yansımamasına dikkat edilmiştir
Bir yapı kendi içinde ne kadar sorunsal ve aslında kırılgan olursa dışa karşı o
denli korumacı ve kapalı durmaktadır. Bu siyaset alanında hiç bir şekilde açık
olmamak, hayali bir birliğin ve hiç bir sorunun olmadığını gösterme uğraşları topluma
bir nevi yutturulmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan da rejime karşı inançsızlık,
kaygı ve kopuşlar önlenmeye çalışılırken dış güçlerin içteki zaaf ve çatlakları
öğrenmesini de engellemeye çalışmaktadır. Ne var ki İran'da ister devlet
yapılanması içindeki yolsuzluklar, koltuk ve makam kavgaları, özellikle de
değişik yapı ve kurumların hakim olma savaşları, büyük sorunlara; birbirinin
ayağını kaydırma, siyaset sahnesinden atma ve benzeri uygulamalarla neden olmaktadır.
Özellikle 2008'deki cumhurbaşkanlığı
seçimi dönemi, İran halkı için siyasete aktif katılım, kendi iradesi ve taleplerini
haykırma aracına dönmüşse de, diğer taraftan devlet-içi yoğun kavga ve çekişlilerin
ilk defa gün yüzüne vurduğu bir gelişmeye tanıklık etmiştir. Artık devlet
rehber (önder) kurumuyla, seçkinler meclisiyle, hükümet ve halk meclisiyle,
Sipah ve askeri güçleriyle bir bütün oluşturma tablosu çizememektedir. İçteki
çatlaklar belirginleşmeye başlamıştır. Geçen yaklaşık 9 yılık süre içinde İran
rejimi çizdiği politika gereği halkın istemlerini Yeşil Hareket (Conebeşe Sebz)
altında bir nevi liberalize etmeye çalışmış, sahte önderler (Musevi, Ruhani, Hatemi)
yaratarak içte bir demokrasi ve siyasal mücadelenin olduğunu göstererek halk
ayaklanmalarını önlemeye çalışmıştır. Bunun yetmediği ve devlet otoritesinin
zayıfladığını düşündüğü anda ise silahlı güçlerine sarılmış, kadın, genç
binlerce kişi cezaevlerine atılmış, işkencelerden geçirilmiştir.
Günümüze gelindiğinde özelde son seçimler
ile beraber Ruhani ve Hemeney arasında ya da yargı ve hükümet arası da veya
hükümet ile askeri güçler arasında çelişki ve çatışmalar gün yüzüne
vurmaktadır. Fakat gerçekten bu çelişkiler farklı iki çizgi, iki anlayış veya kliğin
birbirine karşı mücadelesi midir? Yoksa yetkileri paylaşma, pastadan daha fazla
pay alma çabası mıdır? Çünkü sonuçta ortada dev gibi halk sorunları, iç-dış
politikanın yarattığı krizler dururken, Ruhani ve Hemneyi'in atışmaları çözüme
dönük bir gayretin yansıması değil, kendi iktidar savaşlarının yansıması
olmaktan, danışıklı dövüş olmaktan öteye anlam ifade etmez. Bu şekilde muhafazakârlardan
bıkmış halka şu gösterilmeye çakışılmaktadır; "demokratik bir politikamız
var bu yüzden büyük bası ile karşı karşıyayız ama her şeye rağmen
mücadelemizden vazgeçmiyoruz” deniliyor. Bu büyük bir kandırmaca ve oyundur.
Her iki tarafta aynı amaca hizmet etmektedir. Yaratılan bu tablonun gerçeklik
ile yakından uzaktan hiç bir alakası yoktur. Her iki tarafta İran rejiminin
çıkarlarını savunmaktadır. Ortaya çıkan danışıklı dövüşten başka bir şey
değildir.
İran devlet yapısının içinde çelişkilerin
olduğu yadsınamaz, fakat bu çelişkiler aynı kafa, aynı zihniyet ve
yaklaşımların iktidar savaşıdır. İran halkı bu konularda uyanık olmalı,
devlet-içi çelişkinin demokrasi mücadelesi olmadığını, Ruhani başkanlığındaki hükûmetin
var olan iktidarı güçlendirme dışında bir erkinin olmadığını, gerçekten ciddi
anlamda bir muhalefet ve değişim çizgisine asla müsaade edilmeyeceğini, rejimin
ömrünü uzatmak için türlü türlü oyunların devam edeceğini bilmelidir.
Berfin Tara
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net
– www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html